top of page

Londra’da “H2O” oyunu Türkçe sahnelendi


Su kıtlığı üzerinden insani değerlerdeki kuraklığa dikkat çeken “H2O” oyunu Londra’da Türkçe sahnelendi.

Londra’da bağımsız bir tiyatro ekibi tarafından gerçekleştirilen oyun okuması, su kıtlığı ve insanlığın içsel kuraklığı gibi evrensel temalara odaklanırken, oyunun Türkçe konuşan oyuncular tarafından okunması ve İngilizce altyazı ile sunulması günümüz göç dünyasında hikaye anlatmakta dilin bir bariyer olmaması gerektiği noktasına dikkat çekti. Gösterim, 12 Ekim‘de Babel Art House’da gerçekleşti.

Duygu Ergül tarafından yazılan oyunun ilk fikri 2017 yılına kadar uzanıyor. Yazarın ilk oyunu olan “H2O” 2018 yılında Nilüfer Belediyesi Kent Tiyatrosu ile Mitos Boyut Tiyatro Yayınları iş birliğiyle düzenlenen Sahne Eseri Yazma Yarışması’nda son değerlendirme listesine kalan oyunlardan biri olmuştu. Oyun bu etkinlikte, provalar esnasında yenilenen metniyle izleyici karşısına çıktı. Doğa Yaltırık, Mengü Türk, Ezgi Bakışan Barış, Hakan Arıcan ve Ali la Pax gibi uluslararası alanda tiyatro ve oyunculuk geçmişine sahip güçlü bir oyuncu kadrosuyla Türkçe orijinal dilinde okuma tiyatrosu olarak sahnelenen oyun, İngilizce üst yazı ile İngilizce konuşan seyirci kitlesine de ulaştı.

H2O, giderek daha büyük bir sorun haline gelen su kıtlığı konusunu ele alırken, asıl korkutucu kuraklığın insanlığın içindeki manevi boşluk olduğuna dikkat çekiyor. Oyun gücün el değiştirmesi karşısında yaptığımız etik ahlaki seçimler ve sonucu olan bireyin yalnızlaşması, değişime direnç ve eskiye tutunma gibi temaları distopik bir yakın gelecekteki masalsı bir evrende yarattığı tanıdık zamane karakterleri üzerinden ele alıyor. Oyunun hikayesi, yakın gelecekte geçen bir dünyada şehirlerin su kaynaklarının tükenmesiyle başlıyor. Güvenli ve içilebilir suyun tek kaynağı kırsal bölgelerdeki kuyular olurken, gücün merkezi de kırsala kayıyor. Şehirde yaşayan insanlar, kırsal kaynaklara bağımlı hale geliyor. Nadir adındaki beyaz yakalı bir çalışan, şehrin eski düzenine kavuşacağına inanarak patronu Sefa Hanım için çalışmaya devam ederken, varlıklı bir aileden gelen sevgilisi Sibel onu şehri terk edip kırsalda yeni bir hayat kurmaya ikna etmeye çalışıyor. Kaynaklar tükendikçe, hayatta kalma mücadelesi, herkesin yeni gerçeklerle yüzleşmesini zorunlu kılıyor. Oyun, güç, hayatta kalma ve toplumsal değişim temalarını araştırarak, değişen bir dünyada kimliklerimize tutunmak için neleri feda etmeye hazır olduğumuzu sorguluyor. Bağımsız bir tiyatro ekibi tarafından hiçbir kurumsal ya da bireysel destek almadan gerçekleştirilen bu okuma, hikayelerini seyirciye ulaştırmak isteyen bağımsız sanatçıların, mümkün olan her fırsatta her dilden seyirciyle bir araya gelmek için imkanları zorlamaya devam ettiklerini göstermeleri açısından büyük önem taşıyor.


Comments


En Son Eklenenler

bottom of page